Her toplumun zevk ve estetik anlayışı, eşyaya bakışı farklıdır. bu farklılık sanat anlayışını değiştirir. haliyle içinde bulunduğumuz toplumun estetik algısına sahipken kalkıp bu parametrelerle diğerlerini küçük görmek doğru olmaz.
Doğu eşyanın görünmezine odaklanmayı sevdi, mübalağa ile birlikte.
Batı ise görünmezi şeyleştirmeye çalıştı. Klasik doğu ve batı sanatı bu şekilde kabaca birbirinden ayrılır.
Şimdi toplumlar, insanlar değişip birbirine benzerken (belki de daha çok batıya benzerken) batının daha nesnel sanatına rağbet arttı. Yani insanların zevkleri, bakışı değişmişken hala eski sanatın daha doğru olduğunu iddia etmek doğru mu? Bazen de bu durum kişileri taklitçiliğe iter çünkü eskiler gibi yaşamıyor, düşünemiyor. Bu durumda herkes kendi algısına uygun olanla ilgileniyor.
Tarkovsky’nin dediği gibi sanat kendimizi manevi olarak geliştirmemize yardımcı oluyorsa. Her bir sanat anlayışı ayrı bir yol olduğundan bu yollara kapıları kapatmamak gerekir.
Batı Sanatı da , Doğu Sanatı da
ikisi de artık aynı kişiye hitap ediyor. Tabii burada şu soru önem kazanıyor sanatsal olan sanatsal olmayandan nasıl ayrılır, ayrılmalıdır? Özellikle dini inanışlar bunu etkiler mi?